Mış’lı Zaman Anlatısı

Aylardan bir ay,

günlerden bir gün,

sabahlardan eflatun bir sabahmış.

Kaldırım sarı,

kaldırım kahverengi,

kaldırım turuncuya sarılmış.

Günlerden bir gün,

sabahlardan bir sabah,

saatlerden tek sayılık rakammış.

Açığa uzanan taka

geride kabaran sular,

geride aç homurtular,

geride siftahlı dualar bırakmış.

Sabahlardan bir sabah,

saatlerden bir saat,

dakikalardan üç çeyrekli bir anmış.

Tepede geceleyen rüzgar

uyanınca gerinerek

havayı eskimiş çöp,

havayı iyot,

havayı ekmek kokusu sarmış.

Saatlerden bir saat,

dakikalardan buçuklu,

saniyelerden, bir kuş ötüşlük zamanmış.

Serin hava ısınmış,

yol uzunken kısalmış,

kadının her adımında

hayal hakikatle bulanmış.

Martı yukarıda,

dalga aşağıda

masal
ortada
kalmış.

Eylül 2019

Yalova

Çıkış

Her biri küçük çatlaklardan sızarak

ince bir yol yürüyor

                                                            ve

                              yükü ağır geldiğinde kendini

aşağı bırakıyordu.

Bir dizi

K

     A      r

            Ma      

                     Ş

                                  ık             fizik yasası

saniyelik zaman aralıklarında

       ve

                   rit-

                         mik    bir   

ar-

       dı –

             şık-

                   lık-

                         la              

                               odaya ayrılığı çağırıyordu.

Birbirinin üzerine bombeli   

                                            “şıp”    lar bırakarak düşen damlalar,

                                                                           zemindeki ıslak halkayı giderek

                                                                                   g  e  n  i  ş  l  e  t  i  y  o  r  d  u. 

Çıkmak için hazırlanan kışın mızıkçı vedasıydı  bu

Ve çok geçmeden,

                 yıpranan çatıda yeni damarlar bulacaktı

                                                                                su.

Masum damlalar çoğalıp  yayılacaktı

çıtırtılı kuruluğa.

“Gitsem iyi olacak.” dedi kadın;

                                                     içinden…

Dolaptaki son parça eşyasını da alıp koydu bavula.

Bırakıp da gidilen kendisiymiş gibi

inleyerek açıldı kapı.

Atarken ayağını kadın

nereye varır bilinmez yola

Tek defa olsun

dönüp bakmadı

arkasına.

Derya CESUR