İki Gökyüzü Arası
“Gittim sonra…
Yeni güne bir saat kala, cam kenarı bir koltuğa, bir sırt çantası ve üç yastıkla, gitmeye değil yaşamaya gelmiş gibi yerleştim.”

Ters-Yüz
“Kimsin sen be adam?”

O
“Ve o
yerleşecek sokaklara,
kedinin patisine,
çatıdaki kiremite…”

Korkunun Tebessümü
“Gözlerini televizyona dikmiş bir adam var.
Geldiğimden beri arka arkaya dördüncü sigarasını yaktı. İzmariti öldüresiye bastırıyor kül tablasına, izmaritin gıkı çıkmıyor.”

Yağmur
“Kuytusunda kaybolduğum bir Ara Güler fotoğrafından sonra ömrümün sonuna kadar damağımda kalmasını istediğim şu çabucacık geçiveren tat, şu nemli, şu melankolik ruh hali…”

Mış’lı Zaman Anlatısı
“Aylardan bir ay,
günlerden bir gün,
sabahlardan eflatun bir sabahmış…“

Tyke
“Bazen rüyalarımda daha önce hiç görmediğim yerler görüyorum.”

Eylül
“Bir çatıdan ötekine doğru taşınırken bedenim, kim bilir kaç sokak lambasından geçti içim, kendinden gitmemek için.”

Zamansız
“İnsan zamana yenik düşüp değişse de gözleri hep aynı kalıyor.”

Nalbant
Konuşuyorum diğerleri dinliyor; “Arkadaş!” diyorum, “Babamın çuval fabrikası yoksa benim suçum mu?”
” Değil. “

En Uzaktaki En Yakınlar
“Hem artık bizi de tanımıyor doğru düzgün. Hatırlamıyor! Üzülecek bir durumu da yok.”

Teşekkürler
Havaya mı, suya mı?
Yağmurla tütsülenen toprağa mı?
Yemişli ağaçlara,
elime konan al yanaklı elmaya mı,
yoksa
O’na mı?

Bir İhtimal
“…Su gibi aktı içeriye, simsiyah saçlar, yeşil gözler, o endam. Bu kız benim neremi beğendi diye geçirdim içimden. Oturdu…”

Köz ve Kül
”İyiyim desem inanır mısın ya da kötüyüm desem bir önemi var mı?”

Bataklık
“Bu dünyada iyi olmak, Yeşilçam romantizminden ötede bir şey değildir.”

Uzun Yazı
“Uzun, upuzundu…”

Selimiye’de Bir İskele
“Ben küçük yerleri severim”

Başak
“Hâlbuki ne çabuk ağlardı sınıfımızın kızları.”

Zamansız
“Anlattığını unutur da, tekrar tekrar, azıcık da değiştirerek dillendirir küçük yerin insanı!
Ne yapsın?”

Dalmak
“İnce bir yağmur başlıyor, pıtır pıtır okşar gibi, hüzünlü bir kadının bilindik bir şarkının nakaratını söylemesi, yaşlı bir bilgenin vaktinin yaklaştığını hissedip, kadim sırlarını fısıldaması, beklentisiz yapılan iyilik, eski bir tanıdığın çat kapı gelmesi, ağlarken gülmek gibi… “

Ağustos On Üç
“…ateşin orta yerinde,
duyum eşiğimin üstünde çığlıklar çalkalanıyor,
savaşı yenik…”

Götür Onu Buralardan
“Çocukların ve bebeklerin yüzleri gülerken, neden az ötede bekleyen ailelerinin yüzleri acının resmedildiği tuvaller gibiydi?”

Cinler En Çok İncir Ağacı Altında Dolanır

Ilık Havada Hoşçakal
“Söylenecek bir şey olmayınca utancını sessizliğin içine saklıyor insan.
Zaman en çabuk ayıpları unutturuyor.”

Kara Kutu
“Para denilen illetin ne olduğunu anlamaya başladığım zamanlardı.”

Ada

Ayna
“Artık başım ağrımıyor! Uykularımdan da kabuslarla uyanmaz oldum. Gördüğün gibi yüzümde de hep tatlı bir tebessüm.”

Saklambaç
“Oğlum kazık kadar adamsın, el âleme güldürcen kendini!”

Elegy
Çığlığı geceye gömülmüş herkes için…

Ağva
“Nehre rengini vermiş ormanın serin nefesiyle güneşi doğurup, gün boyu kızan kaldırım taşlarını aynı nefesle soğuttuğu bir kaçış kasabası. “

Cantabile
“Yağıyor yağmur…”

Bir Psikiyatri Kliniğinde
“Ne garip ki doktor; insandan, yine insana kaçıyorsun. İnsana rağmen, insanla yaşıyorsun.”

Çardak
“Yine çardağın altında uyuya kalmışım.
Sabah, gün yeni doğmuş, aylardan ağustos.
Ruh halleri karışık, gülüyorlar mı, usul usul ağlaşıyorlar mı anlayamadığım kumruları dinliyorum, gözlerim yeşil üzüm salkımına çakılı.”

Oyun
“Kelimeler de sürü gibi hareket ediyor bazen, ilkini özgür bırakmadan kâğıt üzerine, diğerleri mıh gibi çakılıp kalıyor oldukları yere.”

48 Dk
Bir eş zamanlı akşam anlatısı…

Mavi Yeşil
“Çok hızlı harcıyoruz bugünlerde her şeyi, birbirimizi…”

Düşüş
“Uzun zamanların kısa cümleleri“

Sessizliğe
Şişşşşşşşşt!

Ray Üstü
“Uzayan zamanların kısa cümleleri…”

Yüzleşme
“Sorular ancak “olağan olan olmadığında” takıyor peşine bizi.”

İLK-sizlikteki SON-suzluk
“Keza,
bir tür zihin spazmıdır yaşadığın ve gidilmez ondan.”

Mezarlıkta Bir Gece
“Ölü yazarlar toplanıyor!”

Taş
“O hep bekledi, ben hep gittim.”

Akrostiş
Her zamana ait olanlara…

Son Palyaço
“Aynaya her baktığımda iki farklı kişi görüyordum; biri on yaşlarında küçük bir çocuk, diğeri ise bir palyaço.”

Korku
” İnsan en çok insandan korkar…”

Kadın
“Bana iki hece verin, bir de gece…”

Hepimiz Mükemmeliz
“Unutma! Ben kimseye yaşadıklarıyla ilgili yargıda bulunacak kadar ne hadsiz, ne de yetkinim.”

Ayaküstü
“İnsan değil miyiz, uyduruvereceğiz ayaküstü.
Yoku varmış, varı yokmuş gibi anlatacağız.”

Haziran Uvertürü
“Hepsi olur Aphareka.
Hepsi olup zamanlarca susulur.”

Bey, Oğlanın Bir Sevdiği Varmış
“En fazla eli öpülür bizim oralarda babaların”

Gurur
“Sana gururumdan gizli sesleniyorum.”

Enigma
“Belki de en iyisi o suya hiç adım atmamaktı.”

Ya Benimsin Ya Kara Toprağın
“Unutmayın! Bir şey bir kere oluyorsa şans, ikinci kez oluyorsa tesadüf, üçüncü kez oluyorsa istikrardır.”

Muhayyelat
“Çok uzun zamandır beslemekteyim bu kelimeleri, sanma ihtiyaçları su ya da oksijendir. İhtiyaçları kulaklarımdan süzülüp gelen bir ses, gözlerimden misafir edilen bir görüntü, hayal gücümün armağan ettiği bir kurgudur.”

Arayış
“Toprakla kaynaşan köklerine rağmen uçabilir mi insan?”

Bilmiyorum
“Neler saçmalıyorsun sen, hiçbir şey anlamıyoruz” derseniz anlarım. Ben de anlayamıyorum bazen neler anlatmaya çalıştığımı. Hoş görün…”

Karadutum Çatal Karam Çingenem
”Çocuklarımızın gönüllerinde değil de beyinlerinde ders işlemeye devam edersek, zaten hasta olan Sanat ve Edebiyatımız ölecek.”

Bir Kadının Kaleminden
”İşte öyle serpiştirilmiş kelimeler boş sayfalara, bir kadının kaleminden…”

Röntgende Görünmeyenler
”Ben sizi görmezden gelirim ama, yüreğim selamı kesmiyor.”

Rüya
“Bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var. Bir sözün veya bir dokunuşun.”

Bir Zamanlar Moskova’da
”Bazı hayaller; daha gerçektir.”

Çıkış
“Ve çok geçmeden…”

Gülüp Geçmek Lazım
“Kanatları varken uçabilmeli insan. “

Yitiş
“Sonunda kazanacaksak çabalamaya değer ve kaybedeceksek kaçma hakkımız olan bir şey midir hayat?”

Kaos
”Bile bile içine girdiği bir kapanın kapanması sonucu içinde mahsur kalan bir serçe tedirginliği zuhur etti ruhunda.”

Yirmi Altı Yıl
”Bazı insanlar; yanlış zamanda, yanlış yerde ve yanlış bir şekilde karşılaşırlar.”

Kız Kayası
“Denizin orta yerinde dümdüz bir taş. Say ki vaha, say ki ada, say ki martı tüneği…”

Hiçbir Şeyi Özlemek
“Ne için?” sorusu tarafından yutulmadan bulması gereken cevapları var insanın.

Kız Kayası
“Denizin orta yerinde dümdüz bir taş. Say ki vaha, say ki ada, say ki martı tüneği…”

Haberin Var mı?
”Yastığımda, düşümde, içimdesin. Bir hain bıçak gibi kalbimdesin.”

Ölmek Yeni Bir Şey Değildir Bu Dünyada Ama Yaşamak da Yeni Bir Şey Olmasa Gerek
”Şu yaşamda en kolay iştir ölmek, asıl güç olan yepyeni bir yaşama başlamak.”

Saçma Sapmalar
“Ya oradaysam? Ne yapacağım o vakit? Ayağımdan gıdıklayıp “Hadi Uyan! İşe geç kalacaksın mı diyeceğim? Daha düşünürken ürktüm”

Balıkçı Kahvesi
“Mesele, sabahları evden çıktıktan sonra gidilebilecek bir yer olmasıydı.Bir plan, bir istek, yaşama sevincini tetikleyecek herhangi bir şey…”

Köfte Var Sucuk Var
“Hayatın ellerinde hamur gibiyiz velhasıl.”

Arı
“Bir arıyı koklamak aklıma gelmedi benim.”

Böcek Yumurtaları
”Derin… Çok derin uyudu genç adam! Bedeni ve ruhu birbirine sıkıca sarılıp belki de ölümden önceki son istasyonda bekliyordu geri dönecek olan treni.”

Gülerken Acıyan Çizgilerim Var Benim
“Sen bana bakma; gülerken acıyan çizgilerim var benim.”

Eskiden Dutluktu Buraları
“Eline namussuzluk yapma fırsatı geçmeyenlerin namuslu olduğundan söz edilemez!”

Siyah Solo
“Artık, yanlışlardan emin olduğum kadar emin değilim doğrulardan.”

Yolculuk… Tüm bildiklerini unut!
”Bildiğin tüm yolculukları unut! Sonbahar hükümdarlığını ilan etmiş, ağaçlara yaprak dökmeleri için emrini çoktan vermişti.”

Yok
“Güya insan, gerçekte ziyan…”

Hâlâ Bekliyorum
‘‘İlginç ve heybetli duruşları, insandan korkmadan, gelin beraber yaşayalım dercesine yuvalarını bizim yuvalarımıza komşu kurması, yeni doğan insan yavrularını Allah Baba’dan teslim alıp annesine babasına getirmeleri onlara olan ilgimin ana sebepleriydi.”

Dedem Babaannemi Öperken Hiç Görmedim
”Nasıl ki insan Ay’a bile ayak basmışken hala okyanusun en derinine inemedi, birçok konuyu aşmışken, aşk denilen şeyi de bir türlü yaşamayı beceremedi.”

Zaman Meselesi
“İnsanlar en çok yabancılara anlatır.
Bir daha karşılaşmayacaklarına olan inançlarıyla yargılanmayacaklarını bilirler, yabancı bir çay daha içtikten sonra kalkacaktır.”

Mitolojik Çaresizlik
‘’Yaşayanlar Hades’in ülkesine giremez, ölüler de bu ülkeden dışarı çıkamaz. Burayı ‘Kerberos’ adında üç başlı bir köpek korur. Kerberos; korkunç iştahını sadece canlı ve taze et karşısında gösterir. Ölülere tamah etmez. Seni hemen fark eder, bu nedenle oraya girmen imkânsız.’’

Kalemin Ağzına Bir Parmak Hüzün Çalmak
”Bilmezler mi ki sonbaharlar yaşanmazsa edebiyat eksik kalır. Hüznün mevsimidir sonbahar… Hüzün eksik kalır. Edebiyatçılar isyan etmesin, ağızlarına(kalemlerine) bir parmak bal(hüzün) çalalım dercesine bir iki hafta ya yaşanıyor ya yaşanmıyor baharlar… Ne ilk’i ne de son’u. Kime şikayet etmeliyiz peki?”

Sıradan Olsun Bugün
“Geçmişin sadece benim bildiğim hiç büyümeyen hayaletleri ile karşılaşıyorum şimdi olmayan kavak ağaçlarının altında, utanıyoruz birbirimize selam verirken, bir iki adımdan sonra tekrar arkamıza bakıyoruz ve çok geçmeden bir kez daha, utanılacak bir şeyi aklımızdan bile geçirmemişken her arkamızı dönüşte tekrar utanıyoruz.”

Ben hayatımı harcamadım; Biriktirip başkalarına dağıttım.
Gözlerime uzunca baktı ve yine alaycı bir tebessümle: ”Çocukluğumuzda biz seninle nasıl geçinebilmişiz ya” dedi. “Haklısın Fikret, çocukluğun içindeki saf, temiz, karşılıksız, sevgi dolu duygular işte… Nedeni bu!

Zaman Düşer Ellerimden Söze
“Onunla ilk buluştuğum günü, ten tene değişimizi şimdi keyifli bir alışkanlıkla hatırlıyorum. İlk zamanlar, hep benimle olsun istedim. Hep onunda dolaşmak, sevene sevmeyene onunla görünmek ve onun cazibesinden nasiplenip, anlarımı haz dolu kıvılcımlarla süslemek…”

Bir Garip Gün
”Bayanın da ara ara bana baktığını fark ediyorum. Kaşmir bir pardösü içinde, düzgün bir saç sakal tıraşı, oradakilerin hava şartlarının deforme ettiği yüzlerinin aksine doğal renginde bir yüz ile derme çatma balık dükkanı önünde eski ve kirli bir masada oturan genç adam da bayana eğreti gelmiş olmalı muhtemelen. Ya da ben egomu tatmin etmek için böyle düşünüyordum.”

Lavtacı
”Hilmi Bey, kabuk bağlayan yarasının mührünü tırnaklarıyla koparıp, kanayan yarasına tuz basan genç kadına baktı ve yorgun gözlerinde bir anda beliren nem buğusunu dudaklarında belli belirsiz oluşan tebessümle perdelemeye çalıştı.”

Esmer Bana Küsmüş Aldattım Diye…
“Elindeki sopaya dayanarak yaşlı, dişsiz bir teyze dikiliyor karşıma… Ayağında siyah lastikleri var. Şalvarı güllü. Yüzü başörtüsünden daha beyaz…
Kızıyor bana, sopasını kaldırıp, “balıklar ölüyor, sen uyuyorsun” diyor.
Korkudan mı, yanımdan geçen at arabasının tıkırtısından mı bilmem!
Uyanıyorum…”

Ser
“Kafa nereye biz oraya!
Ser’e gidiyoruz
Yolcusu Kalmasın
Zaten kaldığı hiç görülmemiştir…”

Meral Abla
”Nereye gideceğimi bilmeden koyuluyorum yola, yalnızlığımı fırsat bilen düşünceler bana eşlik etmek için birbirleriyle itişiyor. ”Sıraya girin” diyorum, ‘Bir öğretemedim size medenice hareketlerde bulunmayı.”

Aşkın “İhtimal” Hali
“Yalnız…
Çünkü aşk uzaklık sever.
Çünkü aşk, ötekinin yokluğundan kıvranmasıdır ruhun…”

Müjgan
“Müjgan ne yapıyordu, kim bilir?
Hesap kitap yapan adamın karısıysa, evde çamaşır yıkıyor, yıkadığı çamaşırları asıyor, mutfakta yemek yapıyor, çocuğu uyutmaya çalışıyor olabilirdi.
Belki o da bir isim yazmıştı gazete kâğıdına!
Başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi mi demek istemişti veya durduk yere eski sevgilisi mi düşmüştü aklına…
Genç kızlık hayalleri neredeydi şimdiki hayatı nerede?”

Aynalar Yalan Söylemiyor
”Neyi değiştirmiyor ki geçen zaman, ara sıra aynaya bakmasam kendimi hala on sekizinde sanacağım. Aynalar yalan söylemiyor; vuruyor insanın yüzüne tüm gerçeklikleri… Saçlarım hala siyah olsa da sakallarım ağarmakta, yüzümdeki çizgiler derinleşmekte… Ve o derinliklere dalıp, içinde geçmişten bir şeyler aramakta insan.”

Kağıt ve Kalemin Aşkı
”Kağıt, kalemin onu öptüğünü ılık mürekkebin kokusundan ve vücuduna nüfuz etmesinden anladı. Kalem, kağıdı öptüğünü mürekkebine karışan büyüleyici ağaç kokusuyla…”

Sen, Okyanusmuşsun… Benim Su Birikintisi Sandığım!
”O an etrafındaki kadınları düşündü tek tek. Hemen hepsi annesi ve ablası gibiydi. Bakımsız, görgüsüz, küfürbaz, kaba ve ahlaksız. Sadece, ara sıra uğradığı genelevdeki orospular biraz süslü giyinir ve nispeten daha iyi kokarlardı.”

Güzel Kadındın (Sesli Yazı)

İçeriden Fısıltılar
“Sustuklarını boş verip susadıklarını dillendir biraz.”

Aynı Şarkı (Sesli Yazı)

Sitem
“Tüm odaklarımı yitirip, boşluğa yuvarlandığım anın fragmanlarını yaşıyorum defalarca. Fakat heyhat! Ben ne kadar güçlü istersem sen o kadar hızlı kaçıyorsun kuytularına.”

Hayatlar
“Dikkat çeksin, acınsın, sevilsin diye dizlerindeki yaraları, ayaklarındaki cam kesiklerini gösteriyor etrafına. “Bak bu da geldi başıma” diyor. Annesi gibi bir kadın çıksın yaralarını öpsün, üflesin, elleri ile beslesin…”

Hüzünlü Uyanıyorum Sabahları (Sesli Yazı)

Gri İmparator
”Zihnimin galibi olmayan savaş meydanlarında, birbirine düşman cansız düşünceler yatıyor yerlerde… Kazanan yok, kaybeden benim.”

Tükenmez Kalem Tükendi mi?
”Şimdi ise devir değişti. Yine var belki beyaz kağıt ve tükenmez kalem ama yazmak için bilgisayarlarımızı tercih ediyoruz. Eskiden önüme sayfayı koyuyorken, şimdi de bilgisayar ekranında açıyorum beyaz bir Word sayfası. Eskiden kalemim beklerken, şimdi de klavyenin tuşları bekliyor onlara dokunmamı.”

Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
”Yaşamak güzel şey be kardeşim. Konuklarım kocamamış. Onları son görüşümde kaç yaşındaysalar o yaştalar ama ben altmışımın içindeyim. Beş yıl daha yaşayabilsem…”

Siyah mı? Beyaz mı?
”Büyüdük ve kirlendi dünya ya da hep kirliydi biz bilemedik.”

En Çok, Bıraktığın Çiçeklere Bakmaktan Usanıyorum!
”Ne çok şey var bir bilsen sana anlatmak istediğim. Ne çok değiştirdiğim huyum var bir bilsen senin sevmediğin. Az da olsa değiştiremediklerim de var ama uğraşıyorum inan! Mesela; hala çok ağlıyorum.”

Farklı Başlangıçlar
“Size aldırmadan bir tilki gelip kıvrılıyor ateşin yanına, bir baykuş çam ağacının dalına konuyor, bir sincap çıkıyor meşe palamutlarını biriktirdiği kovuktan…”

Sarhoş Olun Ama Neyle? Şarapla, Şiirle ya da Erdemle, Nasıl İsterseniz.
”Genç adam şiiri bitirdiğinde arkasında iki elin birbirine vurup çıkardığı sesle irkildi. ”Ne güzel okudunuz, ne kadar içten, ağzınızdan çıkan her bir harfi bir kelebek taşımakta, sesinizin zarafeti kalpleri sıkıştırmakta, müsaade ederseniz size eşlik edebilir miyim?” dedi genç kadın.”

10 Yıl Sonrasına Mektup
”Ya banka ekstresi ya da faturadır diye düşünerek koltuğa geri oturdu ve zarfa baktı. Zarfın üzerinde sadece adı soyadı ve adresi yazıyordu. Merakla zarfı açtı, içinden çıkan dörde katlanmış kağıdı düzelterek okumaya başladı”

Hayaller Bodrum
“Bir şekilde her şeyi biliyoruz işte!
Okumadan, dinlemeden, yaşayarak öğreniyoruz biz. Metodumuz bu! Önce soyuluyoruz sonra kamera taktırıyoruz. Önce camdan çıkıyoruz sonra emniyet kemeri takıyoruz. Önce batıyoruz sonra çıkmaya çalışıyoruz.”

İnsan Ne İle Yaşar?
”Ben ise otuz yedi yaşımda, hiç evlenmemiştim. Benim beklentilerim tanıştığım kadınlarda mevcut değil iken, tanıştığım kadınların beklentileri ise bende mevcut değildi. Bir zaman sonra kimseden bir beklentimde kalmadı zaten.”

Kayıp Tebessüm ve Maskeler
‘‘Zaman ilerledikçe, içinde bulunduğu dünyanın çizgi filmlerde izlediği, devamlı gülümseyen o tombul küreden farklı bir yer olduğunu anlamaya başlamıştı. Yaşı ilerledikçe daha çok insan görüyor, daha çok insanla ilişki kuruyordu. Algısı geliştikçe insan denen canlıyı esir alan canavarları daha yakından tanıyor, çoğunluğun esaret altında olduğu bir topluluk içinde kendini yalnız hissediyordu.”

Kimsin Sen?
”Adam, yıkık şehirlerin çok uzağında, kurumuş bir gölün içinde, çürümüş bir kayık içerisinde buldu onu. Aylardır aradığı küçük kız çocuğu çırılçıplak karşısındaydı. Üşüyor, korkuyor ve titriyordu.”

Eylüle Veda
“Siz şimdi inanmazsınız ama vaktiyle bu serabın, sahilleri var, ayları yıldızları vardı.
Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi.
Bambaşka bir âlemdi, kımıldardı, akardı.”

Beter Böcek
“Ünlü yönetmen Tim Burton’un kült filmi ‘Beter Böcek’i bilir misiniz? Peki, oradaki kahramanımız böcek midir, insan mıdır bunu bilir misiniz? Neyse, önemi yok. Bu hikaye beter böceğin hikayesi değil zaten.”

Alyans
“Öyledir, biri diğerlerinden büyük balık yakaladığı zaman hasetlenir insanoğlu, önce çamur atar, gücü yeter gözüne de kestirirse çamurun içine atar.”

Sen 14 Milyar Yaşındasın
”Hiçbir şey yoktan var olmaz varken de yok olmaz.” O zaman var olunan ilk an neresidir? “

Ceviz Oda (Bölüm 1)
“İki asırlık taş konağın her köşesinden bir anı filizleniyor ve her biri duvardan duvara gerilmiş iplerin üzerinde duran fotoğraflar gibi tüm canlılıklarıyla konağı dolduruyorlardı. “

Ne Senden Bana Rüku Ne de Benden Sana Kıyam
“Şu an yaşadıklarınızın önceden yazıldığı, canlı bir hikâyenin içinde yer almış mıydınız hiç? Sanmıyorum. Öyleyse salonun yetersiz ışığı ve yetersiz havalandırması içerisinde uyku ile uyanıklık arasında bir yerlerde dolaşan bedenlerinizi canlandırın ve tüm dikkatinizi toplayın. Şimdi salonda bir göz gezdirin… Birinin ayakta durduğunu göreceksiniz, işte o benim”.

Koleksiyoncu
“Koleksiyoncu rafın birinden bir kavanoz aldı eline ve bana uzattı… Kavanozu avucuma alır almaz kalbimde tarifsiz bir acı hissettim, ateşim çıkıyor, damarlarım kerpetenle yerinden sökülüyordu sanki, daha fazla dayanamayıp…”

Eskici
” …konuşmadan uzunca baktı gözlerime. Sadece bakmıyor; beni okuyor, anlıyordu. İçimde beliren yabancıya hükmediyordu.”

Dost
“Rahmetlinin öteberisi var, sana uyar” deyip koltuğunun altına sıkıştırıvermişler çıkını. O da ne yapsın giyivermiş, kendini pek bir beğenince sahilde almış soluğu fakat simitçiye verecek parası yok.
Isırdı da simitten!”

Dikenli Koltuk
“Dikenli koltukta oturduğunuzun farkına varın! Acı duyup duymadığınızı hissedin. Ruhunuza seslenin. Gözlerinizi kontrol edin, görebiliyor musunuz?”

Camdan Öte
” Önce mahmuzlu bir çift çizme beliriyor iki kanada açılan kapının altında. Ahşap zeminde topuk sesleri sayılıyor. Arkasından başka çizmeler doluşuyor içeriye ve bir el silah sesi bozuyor uyuşuk sessizliği.”

Değişmeye Dair
“Çünkü hiç koltuğundan kalkmasa da insan, hareket eden bir gezegenin içinde kalamaz aynı yerde.”

Kağıt Kesiği
‘‘Sanma o yaralar ilaç, merhem ister, yenidir…
Bunca yıl yaşadığımı hissettiren; acısı, iltihabı hiç dinmeyen o kağıt kesikleridir.”

Kaybolanlar
“Yalnızlar mı oluşturuyor omuzları yürürken birbirine değen fakat ruhları birbirine sonsuz uzaklıkta ki kalabalıkları? ”

Mavi Zaman Sohbeti
” Yine geldim,
aramıza kimseyi sokmadan dünyaya sırtımı dönmek için. “

Anadan Üryan
“Kahkahalar patlamaya başladı çarptığı duvarlarda. Basit, ucuz kahkahalar! Öyle asil gülüşler konduramazdı yüzüne, yakışmazdı.”

Gel
“Hadi ! Bırak çığlığını kulağı yüzyıllardır kirli gezegenime de günahlardan arta kalan saflığıma gel.”

Kupa Kızı ve Sinek Valesi
“Sırtın bana dönüktü fakat ruhun bedenini terk etmiş, bana sımsıkı sarılmış gözlerimin tam içine bakmaktaydı, hissediyordum.”

Bir Gün Bir Yabancı Gelir Şehre ve Hikaye Başlar…
” Tam o sırada bir yabancı gelir kadının şehrine… “

Araknafobia
” Borcu ödenmemiş doğalgaz faturalarının intikamıydı içeride kol gezen soğuk. Ve içeride kol gezen soğuğun öfkesiydi yorgan dışında kalan bölgelerinin jilet kesmişçesine acıması.”

Hiç…
” Yenileri gelir diline, yenileri yuvalanır gönlüne… Eskiyenler atılır heybeye!”

Sevgili Deniz
“Sonra devam etti yol, ıslak banklar, tek tük insanlar, sol yanımda yağmurluklarını giymiş kafeler ve sağ yanımda sen.”

Ölü Yazarlar Toplantısı
”Mezarlık, ölü yazarlar, aşk ve ben. Bu dört kelimeyi cümle oluşturması için insanlara dağıtsak, birçoğu dokunmadan geri teslim ederdi muhtemelen.”

Kadın, Deniz ve Summer’s End
” Sustu ve dinledi deniz. Kadın konuştu, konuştu, hiç durmadan anlattı.”

Ha Kasım, Rica Etsek Aralık’tan Verir mi Sırasını Sana?
“Ey yağmur damlaları! Hadi dokunun bana, izleyin, koklayın, dinleyin… Karışın terime, karışın gözyaşıma. Bekliyorsa eğer benim gibi O da hadi götürün beni O’na.”

Mazoşist Ruhlar
“Nasılsın diye sormaz, bugününe kafa yormaz. Bazen sen çağırırsın onu, bazen o gelir bulur seni. “

Yol (cu)-(luk)
“İyi ki şarkılardan geçmişe serilen asma köprüler hala ayakta”

Havva Kızından Ademoğluna
“ Öyle birkaç günlük falan değil, bir ömürlük isyan biriktiriyor ruhumuz.”

Sabahın Kafa Sesi
” Sırtımda güneşi eylülün …”

Aphareka’ya İlk Mektup
“Aynı duayı edebilir miyiz seninle,
Aynı acıya ağlayabilir miyiz?
Bir kaşık çorbadan aynı tadı alabilir miyiz? “

Kayıp Parça
“Asırlık kavgaların ateş altında bıraktığı bakışlarını geride bırak Aphareka
Benim içim yeterince kurak.”

Bu İşte Bir Yalnızlık Var
“Sen hiç rastladın mı ona Aphareka?
Uğuldayan kalabalıklarda sıkışan kalbini hiç onunla avuttun mu?”

Oyun
“Merak ediyorum, böyle kıyametlerce nereye sürüklendiğimizi ve de ömrümüzü hangi sanrı uğruna hunharca tükettiğimizi. “

İçe…
“Belki de bu yüzden hayatın elindeki en kısa çöp, zaman. “

İlk Tirat
“Ötekiyim ben. İçinden çığlık çığlık bağırıp, dışından ürkekçe bıraktığın bir nefeslik “ah” ın adresi sende saklı failiyim.”

Oradakine
” Kendimden güçlü, kocaman bir evrensel güce, bir yaratıcıya okuduğum için inanırım. Demem o ki, bildikçe tamamlanırım.”

Eski İskemle
“Ruhum desen… O uzun zamandır vücudumdan daha ağrılı bir halde. “

O – Tuzlu Yıllar
“Çoğu şeyin kendi seçimlerimiz olmadığını anladığımızda 3, 2’den daha yakındı artık”.

Yaz Sancısı
“Ben… İyimserliğine korku bulaşmış bir yaz yabancısı…”

Ağlak Gece Kuşu Sonatı
“Sorular, yanıtsızlıklar,.. Daha büyük sorular ve daha büyük … “
