
Gözün görür, kulağın işitir mi senin?
Nereye bakar yüzün,
neye dokunur elin?
Yürüyoruz yine.
Başkaca da bir şey yapılmıyor nicedir. Birkaç gün sonra, hiç akla gelmez bir yaşam biçiminin seneidevriyesine varıyoruz. Bildiğimiz her türlü halden soyunup tanımadık bir esvabı giyineli, birbirimizle tokalaşmayalı, müşterek masalarda yüksek sesli sohbetlere karışmayalı bir yıl oluyor.
Bundandır ki, kapıları içe açtık .
Bundandır ki, her sessizlik anında kendi yankımızı daha güçlü duyar olduk.
Bu yüzden yürüyoruz.
Üstümüz mavi, yanımız mavi
kuşlara selam dura dura gidiyoruz.
Güzel mi güzel, su gibi akıyor müzik içimize.
Deniz, milyar yıllık kokusunu tatlı tatlı salıyor burnumuza. Nasıl da mutluyuz; gölgem ve ben.
Sonra sırtımızı güneşe verip çöküyoruz kıyıya. Ayak bileğimden ayrılıp suya düşüyor gölgem. Omuzlarımızı titreterek gülüşüyoruz bir süre. Dalga dalga kıvrılıp seyrediyor beni. Başımı mavide, yüzümü ufukta gezdirip duruyorum ben. Bu acayip yılın bir öğleden sonrası, martıya güvercine özenip tünüyorum bir taş üstüne. Ne geçmişi ne de geleceği alıyorum yanıma. Taşla, denizle, rüzgarla, güneşle bir olup tutuyorum ‘an’ı avuçlarımda. Diyorum ki,
Farkındayım senin.
Bu kanat çırpışın,
bu taze kokunun ,
sırtımdaki sıcağın farkındayım.
Kuşun, denizin, güneşin,
tutunduğum kayanın,
suda yüzen gölgemin,
hücrelerime yayılan müziğin,
bu birliğin, muhteşemliğin farkındayım.
Gracias a la vida !
Bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler
Bana yorgun ayaklarımın yürüyüşünü verdi
Onlarla gittim kentlere, göletlere
Plajlara, çöllere, dağlara ve ovalara
Ve senin evine, senin sokağına ve bahçene
Bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler
Bana gülmeyi ve ağlamayı verdi.
Böylece ayırt edebiliyorum acıyı mutluluktan
Benim şarkımı oluşturan iki malzeme bunlar
Ve benim şarkımın aynısı olan sizin şarkınızı
Ve kendi şarkıma benzeyen herkesin şarkısını [1]
“Gracias a la vida…”
Teşekkürler sana hayat !
Dünya döne döne kendini biraz daha eskitiyor.
Sırtımı döndüğüm şehir, hep bildiğim gibi.
Şimdi, tam da bu saniye nasıl hissediyorsam, geçmişe de geleceğe de öyle bakıyorum; güzel. Öncesini de, sonrasını da “şimdi” ile konuşuyorum. Geçmiş, an’ın elinde yuvarlanırken; gelecek, duygusal bir ilizyona dönüşüyor. Kötüysem kaygılı, iyiysem ümitvar… O halde, kurtarılacak tek gerçek zaman var; şimdi. Ne geçmişin, ne geleceğin nefesini alabiliyorum. Beni yaşatan soluk; şimdi.
O halde tüm dikkatimi ona vermeliyim.
Yaşadığım tüm sevinçler, heyecanlar gibi acıyı ve hüznü de kabule ermeliyim.
Etrafımı saran iyi-kötü tüm hallerden bağımsız bir iyilik halinin peşine düşmeliyim.
Yapabilir miyim?
Yapabilir misin?
Matrix’ten kaçıp dokunabilir miyiz gerçeğe?
Yeterince istersek,
Bir kayaya oturup biraz mavi, biraz ufuk, biraz kanat seyredersek olur belki,
ne dersin?
Derya CESUR
[1] İspanyol şarkısı Gracias a la vida. Söz: Violeta Parla
💎
BeğenLiked by 1 kişi
⚘
BeğenBeğen