
Bitiyor işte eylül.
Az sonra ekim gelip,
torbanın dibinde kalan yazdan azıcık üfleyip gidecek.
Sonra,
kasım görünecek yokuşun başından;
elinde baston şemsiye, başında fötr, boynunda kravatla
sepia bir zamanda salınıp, güzü ayaza itecek.
Bir kapı aralanacak peşinden.
Bir aralık ki, sırtı battaniyeli çocuklar
ellerinin buzunu, buharlı soluklarıyla çözecek.
Sobanın isinden griye çalmış duvarlarda,
üç beş yaprak kalacak takvimlerden.
Ayağı çıplak uykularda,
karbonmonoksit rüyalara dalarken battaniyeli çocuklar,
geri sayım sesleri yükselecek gece yarısı
plastik çam ağaçlarına kırmızı toplar kondurulmuş evlerden.
Ve o
yerleşecek sokaklara,
kedinin patisine,
çatıdaki kiremite.
Arabanın direksiyonuna göz dikip
ellerimizden gövdemize yürüyecek sabahları.
Silecekle camın arasına ilişip çıtırtılı ahkamlar kesecek.
Kırmızı ışıkta mendil satan mülteci kadının,
terlikli ayağından sokulup etek uçlarına yerleşecek,
bozuk para için canını yolda bulan okulsuz keratanın
kabansız göğsünü kesecek.
O
yüz çizgileri oynamayan kaskatı bir adam gibi bekleyecek dış kapıda.
Derimizdeki bedava sıcaklığın sosyalizmine son verecek.
Derya CESUR
Yolda…
💎
BeğenLiked by 1 kişi
teşekkürler. İyi ki sembollerimiz var . Sevgili minik kurtarıcılarımız:))
BeğenLiked by 1 kişi
Bilirim.. Sen kesin konuşmayı sevmezsin.. Ekim, Kasım, Aralık, netleşmiş gibi ne dersin? 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Onlar hep netti düne kadar, bakma ayarlarını bozduk dünyanın. Bu arada bir eksik anlaşılma olabilir; ben kararsız değilim, sadece bilmediğim şeyler çok, yani bilfipimin dışındaki ihtimaller.. Bu yüzden köşeli cümlelerden çekiniyorum. Bilmek, benim için fazla iddialı, benimkisi galiba… Sezmek 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Bence olabilir bir sakıncası yok. 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
İçimi acıttı “battaniyeli çocuk”. Okulsuz kerata da midemi burdu.
Eylemsizlik, elimizin bağlı olması en çok üzen oldu.
Eline ve şairane duyarlılığına sağlık.
BeğenLiked by 1 kişi
Şairene kalemimin duruma çare olmaması hali de içler acısı tabi. Teşekkürler sana ve uzaylı duyarlılığına 🙂 ( bknz: instagram)
BeğenBeğen
Ve müzik keşfi…Çok hoşuma gitti melankolisi, umudu.
BeğenLiked by 1 kişi
Yazıya ses giydirmeyi seviyor bu kadın 🙂
BeğenBeğen
Karadeniz yaylaları da Vargit çiçekleri vardır. İlkbaharda açıp sonbahar sonlarında yok olurlar; göç gibi, bir kar tanesinin düşeceğinin habercisi gibi, devinim ve yeniden oluşum gibi. Hayat.
BeğenLiked by 1 kişi
Evet. Tüm yalınlığı ve bin yıllardır süregeldiği gibi, hayat…
BeğenLiked by 1 kişi
Bugünü dünü, yarını bugününü tutmuyor insanın. Lise sıralarında tuttuğum ajandam geçti geçenlerde elime En ile başlayan sorulara cevap verdiğim bir anket var içinde; en sevdiğin sayı, en sevdiğin hayvan, en sevdiğin şair… gibi gibi uzun bir liste. Tebessümle okudum hepsini, şimdi tekrar doldursam belki de yüzde doksanını değiştiririm. Tıpkı orada yazan en sevdiğin ay kısmına yazdığım Haziran’ı Kasım’la değiştirecek olmam gibi. Evet tereddütsüz en sevdiğim ay Kasım. Sebebi, belki biraz edebiyata olan merakımız, biraz edebiyatın hüzne olan ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir. Bir yazımda sonbaharın vedasına atıfta bulunurken şöyle demiştim: “Ha Kasım! Sende bırakıp gideceksin beni üç beş güne kadar… Konuşsam Aralıkla, vermez mi sırasını sana? Ha Kasım!” Her mevsim güzel lakin Kışı sevemedim. Ama O’na selam durduğun yazını çok ama çok sevdim.
BeğenBeğen
Zaten anlamışsındır. Ben de pek hazzetmem kıştan. 🙂 Evinde ısıtıcısı, ocağında aşı olmayanlar için nemrut bir mevsim. Eylülün peşine takılıp geliyor diğerleri. Eylül olmasa, hiç gelmeyecekmiş gibi 🙂 Hazzetmediğimizi de güzel giydiren bir yanı var edebiyatın, teşekkür ederim 🙂
BeğenBeğen