
Bir günü daha sakince eskittim işte.
Bir güneşi daha,
izleyemeden yitirdim ufukta.
Bir gece daha örtüyor üzerimi pamuklu yorgan misali.
Yastıkta otuz sekiz yaş telleri,
beyaz tavanda
gittikçe çoğalan iris lekeleri…
Bir günü daha geçmişe diktim yine.
Siyahı uykuma, beyazı sabaha ilikledim.
Bir çatıdan ötekine doğru taşınırken bedenim
kim bilir kaç sokak lambasından geçti içim,
kendinden gitmemek için.
Bir mevsimi daha devirdim, yeni yetme sükûnetle.
Elde kaç var bilmeden
otuz sekizinci vedamı ettim kızgın kumsala,
dalgalı yakamoza.
Dışarıda güz çanları…
Eylül,
sanki yollardan, kaldırımlardan,
şemsiye tentelerinden şırıl şırıl yürüyen güzel bir kızın adı.
Az önce,
penceremde oturan gece
koca ağzıyla dişlerken zamanı,
uyuklayan bir bilmece düştü avcuma;
kendini kovalarken yorulmuş
ihtiyar cevabına sarılı.
Eylül…
Ateşte, sıcağını koruyan son köz,
denizde balık,
bende,
ilk kez mırıldandığım nihavend şarkı.
38×365=cesur derya,,, mutlu sağlıklı, bol rakılı rokalı balıklı yaşların olsun, sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
Roka sevmem nedense, o kalsın 🙂 Eşliğin mutlu etti. Ne dileyeceğiz ki söylediğinden öte? Denizde kafası güzel bir balık olmak.. İşte bütün mesele bu 🙂 sen de yaşa; dilediğince…
BeğenBeğen
Mutlu yıllar.. Akranım 💎
BeğenLiked by 1 kişi
Ben Ağustos çocuğuyum aslında. Onca yangın varken yeni yaşuma selam veremedim. Şimdi yaz biterken ve başka bir şehrin denizine bakarken yazayım dedim. Teşekkürler akranım 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Bende temmuz çocuğuyum. Güzel selam vermişsin.. Yaşa! 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Ben de hemen dahil olayım muhabbete, bir Ağustos çocuğu olarak:)
İyi ki doğmuşsun!
Eylül ayına ve beraberinde geçen yaşlara düzülen en güzel methiye/ağıtlardan biriydi okuduğum.
Sevgiler.
BeğenLiked by 2 people
Seni görmek çok güzel, hoş geldin:) çok teşekkür ederim. Kitabı istedim ve şimdi bekliyorum heyecanla.
BeğenBeğen
Her ne kadar benim sonbahar sevdam Kasım olsa da sonbaharın her ayını ayrı bir severim. Yazan insanlar için bu durumun daha da önemli olduğunu düşünürüm hep. Yakında veda edip gidecek Eylül, bu yazı ise Eylülün en’leri arasında yerini alacak benim için. Doğru mudur değil midir emin değilim fakat bende de şöyle garip bir huy var; senin ve bazı yazar arkadaşların yeni yazı mesajı mailime düştüğünde heyecanlanıyorum. Acaba ne bekliyor beni diyerek sabırsızlanıyorum. İş yerinin kasvetine, sokağın boğucu kalabalığına ya da akşam eve dönüş yorgunluğuna kurban gitmesin diye okumuyorum yazıyı. Kendimi dingin hissettiğim ve tedirgin hissetmediğim bir anda sanki gizli bir geçitten başka bir aleme geçiyormuş gibi önceden belirlediğim bir yere sığınıp serbest bırakıyorum kelimeleri kutularından. Bazen geç yazmam bundan işte…
Herkes doğum ayını belirtmiş. O zaman bir Haziran çocuğu olarak ben de katılıyorum 🙂 Hepimiz yaz aylarında doğmuşuz. Bunun altında bir şeyler aramalı mıyız acaba?
Kalemine sağlık diyorum ve kalemimi Eylül için kaldırıyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Hüzünleniyoruz sanki di mi? 🙂 Garipmi bimem, ben seni hiç yeni tanıdığımı düşünmeden okuyorum , bekliyorum… Yıllardır, huyunu bilip kendi haline bıraktığım diğer insanlarım gibi. Ben de kurban etmeyi sevmiyorum güzel yazıları. Hatta mümkünse, geceyse zaman, geceyi bekliyorum daha iyi anlamak, duyumsamak için. O yüzden “niye? lerimi uzatmıyorum ekrana
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim gelenler ve geç de olsa gelmeye devam edecekler için.
BeğenLiked by 1 kişi