Tanışma…

Ötekiyim ben.
İçinden çığlık çığlık bağırıp, dışından ürkekçe bıraktığın bir nefeslik “ah” ın adresi sende saklı failiyim.
Bazen binlerce mil uzakta, sarı bir kıtanın milyon yıllık kumunu yutan yalınayak evladıyım.
Hiç buluşmayalım diye, sen yaklaştıkça gövdemi hızlandırıp rüzgarlaşırcasına kaçmaktayım.
Önünden yürüyen, yanından geçip gidenim biraz.
Ya da sıradağlarca uzağında iken soluğunu ensende hissettiğinim.
Yollarca, şehirlerce kalabalık iken, med-cezirli kıyılarda kımıltısız kalan bir balık kimsesizliğindeyim.
Uzay boşluğu kadar dışında bir yerde ve bazen derinin yedi kat altında gizlediğin en mahrem duygu kadar derinindeyim.
Hep tanıdığın bir yüz, sevdiğin, belki bir o kadar öfke beslediğin…
Hiç göz göze gelmediğin kadar yabancı, heyecan duyduğun kadar korku biriktirdiğin…
Aynı sabaha uyanıp, aynı kaldırımdan senden önce geçenim.
Ya da başka bir iklime doğup ayağının hiç değmediği sokakları ezbere bilenim.
Bir kokuyum belki, yıllar öncesinden hafızana nakşolmuş, kesif ve karanlık.
Belki de bir renk, paletine hiç koymadığın kadar pırıltılı fakat tadımlık.
Ben, biraz da sen olabilirim…
View original post 113 kelime daha