Sanırım herkes için bir gitme ve her şey için bir bitme vakti var.

Aramızda , belli ki akşamları kullanılmak üzere küçük spotlarla çevrelenmiş ve dokunmasam orada olduğunu fark edemeyeceğim kadar temiz cam bir panel vardı. İkimiz de ayaktaydık. Ben, güneşin öğlen öfkesi altında gövdemi eğip bükerken , o mevsime ayarlı bir makinenin soğuttuğu mekanın içinde tüm karizmasıyla dimdik duruyordu. Uzun uzun seyrettim ve ikimizi birlikte hayal ettim. Çünkü hatırı sayılır zamandır beni böylesine heyecanlandıran ve sahip olma dürtümü böylesine kamçılayan başkası da olmamıştı. Fakat belli ki benim gibiler için fazla iyiydi. Üzerinden taşan asalet içerideki diğer kadınların da dikkatinden kaçmıyordu. Etrafında belirsiz daireler çiziyor, başka şeylerle ilgilenirmiş gibi yapıyor, dönüp dolaşıp bakışlarını onun üzerinde bırakıyorlardı.
O anda hızlı adımlarla orayı terk edebilir ve içimdeki kıskançlık duygusunu teselli edebilirdim. Olmamış sayabilir ve günün geri kalan sıcağını iki sokak ötedeki bistroda buzlu bir mojito ile bertaraf edebilirdim.
Yapmadım…
Öylece bekleyip, rahatsız edici bir kararlılıkla baktım ona. Bakmakla yetinebilir ve bu kabadayı arzunun façasını bozabilirdim.
Yetinmedim…
View original post 527 kelime daha
Tam olarak çok güzel kırmızı bir elbise canlandı gözümde.. En baştan beri.. Harika.. 💎
BeğenLiked by 1 kişi
O halde başarısız bir öykü 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Hiç değil.. Benimde yaşadığım bir şey bu.. 😂
BeğenLiked by 1 kişi
İyi bari 🙂 nesnelerden insanlata kurulan köprüleri seviyorum. Bir yerde birleşiyor sanki kaderlerimiz. Teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi