Haziran Uvertürü

Sheku Kanneh-Mason – Casals Song of the Birds

Konuşarak anlatmayı bıraksam diyorum Aphareka.

Dövünerek üzülmeyi bıraksam…

Susup,

gözlerimi karşıya dikebildiğim kadar ders,

bakıp,

acıyarak gülümsediğim kadar dert olsam

sağır akla,

kör vicdana.

Dursam…

Mesela öyle bir dursam ki

akan kalabalığın önünde,

koşar adım hayatına geç kalana,

telaş olsam.

Gülsem;

böyle gökle bir olmuş Everest kadar;

Yanımdan geçene ibret,

arkamdan söz eyleyene nispet olsam.

Şimdi olduğu gibi,

bir yeşil kimsesizlikte

kalsam Aphareka.

Toprağın üstündeki kozalak,

Yoldan geçene meyvesini cömertçe uzatan şu hasetsiz ağaç gibi…

Bahara gözünü açmış meraklı bir tomurcuk,

Yüzünü güneşle boyamış müdanasız bir ezan çiçeği…

Issız, huzurlu bir patika

ya da

yalnız bir akasya…

Hepsi olur Aphareka;

Hepsi olup,

zamanlarca susulur.

Durulur orada akıl.

Durulur,

içimdeki magmaya doğru süratle dökülen usanç ırmakları.

Konuşmak bittiğinde,

belki sözüm daha çok duyulur.

Dile dolanmış sözün kiracısı yok Aphareka.

Doğrunun baş aşağı dönmüş talihine,

gerçeğin eğri beline dokunup düzelteyim diyen yok.

Suyu çekilmiş toprak gibi derin yarıklar içinde adaletin karnı

ve günah diye bildiklerimiz,

pazarcının en parlak meyveleri gibi baş tacı.

“Ah” larım Aphareka…

Onlar,

her paragrafın satır başı.

Bu yüzden bırakıp “insan” lığımı bir kenara

oturmak istiyorum sincaplı bir ağaç dalına.

Alıcısı gibi başını uzatıp da,

gözü kesmeyince vazgeçip yolunu değiştiren cinsime,

duymadığı sesimle bağıran yalnızlık olmak istiyorum.

Dinsin istiyorum Aphareka;

yalnızca bir taze nefeslik ,

tek hür düşüncelik,

bir çocuk masalı sürelik bile olsa

bu tersine dünya dursun istiyorum.

Derya CESUR

Haziran Uvertürü’ için 9 yanıt

  1. olan bir ağıt aslında. Belki de hiç görmemiş hasret duyduğu o diyarları, ama rüyalarında belirmekte, çağırmakta dallar üzerinde cıvıldayan rengarenk hemcinsleri. Acı olan ise, açılıverse kapakları kafesin, hadi uç denilse rüyalarında gördüğün yerlere, ne kanatları nihayetlendirebilir bu yolculuğu ne de suyun ve yemeğin önüne hazır konulduğu bir alışkanlıktan çıkıp karnını doyurup hayatta kalabilir. Öylesine bir kafesteyiz işte, anlaşılmaz bir paradoksun içinde. Sonu sandığımız bir yolun hep başında beliren suretlerimiz. Bittiyse uvertür, açılsın perde…

    Liked by 1 kişi

  2. Ne güzel söylemişsin. Ve fakat gerçek umurunda değil kuşun. Olasılıkların gücü de öyle… Meydan okumak istiyor kafese de, yemini verene de. Aphareka dinliyor ve gülümsüyor. O da biliyor ki en büyük direniş hala hayal edebilmektir 🙂

    Liked by 1 kişi

  3. Hayal etmek. Kimseye zarar vermeden. Ne başkasına kafes olmak, ne de başkaları yüzünden kafeste. Aslolan ruhunu uçurmak rüyalarında gördüğün yerlere… Vardığında o özlem duyduğun diyarlara, beden nerede kalmış ne önemi var. Neyin ne önemi var. Bilemiyorum! Bilirsem bir gün, sana da anlatırım. Bilirsen bir gün bana da anlat.

    Liked by 1 kişi

    1. Evet. Demlik Edebiyat, milliyet blogzedelerin kendine açtığı özgür bir alan. Ama iyi ki zorlamış bizi. Yoksa burada buluşamayacaktık. Aphareka eski bir arkadaş . Kategoriler bölümünde ayrı bir alanı var. Okumanız mutluluk verdi. Saygılarımla…

      Liked by 2 people

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s