
Geniş salonun tam ortasında beklemeye başladı genç kadın.
Daha önce bu eve defalarca gelmiş olmasına rağmen bu sefer kendini farklı hissediyordu. Nabzının yükseldiğini anlayabiliyor, ortamın sıcaklığının insan bedeninin ısısı üzerinde artı bir etki bırakamayacak kadar zayıf olmasına rağmen, derisinin gözeneklerinde hafif bir terlemenin başladığını gözlemliyordu.
Bile bile içine girdiği bir kapanın kapanması sonucu içinde mahsur kalan bir serçe tedirginliği zuhur etti ruhunda. Ruhsal ve fiziksel değişimlerin baş göstermesi domino etkisine neden oluyordu. Domino taşlarının birbiri üzerine devrilmesi sonucu başlayan ve devam eden anlık kaosun getirdiği sürprizlerin ve gürültünün son bulabilmesi için son domino taşının devrilmesi gerekiyordu.
Henüz eve gireli birkaç dakika olmuştu. Lavaboya giden genç adamın salona geliş zamanı kısaldıkça, genç kadının dingin okyanusları üzerinde toparlanmaya başlayan karanlık bulutlar kükremeye başlıyordu. Sakin olması konusunda kendini telkin etmeye çalışıyor, hayal ettiği gibi bir bekleyişin gerçekleşmemesinin kırıklığını yaşıyordu.
Genç adam olan bitenden habersiz salona girdi. Genç kadının hala paltosunu çıkarmayıp ayakta beklediğini görünce odanın sessizliğini yırtıverdi:
”Hayatım neden hala ayakta bekliyorsun? Alayım paltonu, hadi otur lütfen”
Genç kadın; önceleri defalarca duyduğu bu rica komutu karşısında geç de olsa harekete geçti ve kendisinde başlayan değişikliği genç adamın fark etmemesine dikkat ederek paltosunu süratle çıkardı ve genç adama uzattı. Ardından oturdu.
Oturduğu koltuğun karşısındaki aynada kendini gördü genç kadın. Yanaklarının ve dudaklarının kızardığını fark etti. Belli ki kalbi normalin üzerinde kan pompalamaya başlamıştı. Bunu anlamaması mümkün değildi. Sadece kızarmış olmalarını değil, dudaklarında ve kulak uçlarında çok kibar zonklamalar hissediyordu.
Genç adam da karşısına oturmuş, her zamanki gibi genç kadına muhabbetle bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Genç kadının bu muhabbete katkısı genellikle onaylama sözcüklerinden ibaretti: ”Haklısın”, ”evet”, ”doğru”, ”hı hı”, ”kesinlikle”. Genç adamın, anlattıklarını, genç kadının dinlemediğini fark etmesi muhtemelen çok uzun sürmeyecekti.
Genç kadının başarmaya çalıştığı fakat başaramadığını; genç adamın güven veren sesi ve gülen gözleri başarıyordu. Genç kadın kendini daha iyi hissetmeye başlıyor, bundan sonra izleyeceği yol konusunda önünde çatallaşarak ayrılan yolların doğruluğunu muhakeme etmeye çalışıyordu.
Zaman ilerliyor, yelkovan, akrebi tüm hızıyla kovalıyordu.
Genç kadın; son zamanlarda sık sık düşündüğü, doğruluğunu ve yanlışlığını farklı terazilerde defalarca tarttığı, ruhuna hükmeden tüm hisleri bir araya toplayarak yuvarlak masa toplantıları düzenlediği konu hakkında kararını kesin olarak verdi.
Salonda ayakta beklediği, ilk domino taşının devrildiği anın üzerinden epey bir zaman geçmişti. ”Zaman her şeyin ilacıdır.” Söyleminin sanki doğruluğu ispatlanırcasına; geçen bu zaman içerisinde genç kadın sakinleşmiş, kalp atışı normale dönmüş, yanakları ve dudaklarının kızarıklığı geçmiş, okyanusları üzerinde toplanan kara bulutlar dağılmıştı. Fakat domino etkisi devam etmekteydi.
Genç adam; bir gün önce kendisinin yaptığı ve genç kadına ikram ettiği limonlu kek tabağının boşunu bulunduğu sehpa üzerinden alırken genç kadına seslendi:
”Hayatım, zaman epey ilerledi. Ne zaman kalkmak istersen söyle, bırakayım seni.”
Ardından genç adam, elinde boş tabaklarla mutfağa yöneldi.
Genç kadın derin bir nefes alıp verdi. Ayağa kalktı. Çok ama çok kısa bir süre içerisinde damarlarında akan kanın hızlandığını fark etti. Kulak uçları ve dudaklarında yeniden zarif bir zonklama belirdi. Derisinin gözeneklerinde ve özellikle saç köklerinde oluşan bir hararet vardı. Bu kez kendini kapana sıkışmış bir serçe olarak değil, saniyede iki yüz kez kanat çırpan alabildiğine özgür bir arı kuşu olarak hissediyordu. Tam göğüs kafesi ortasında tarifsiz bir boşluğa düşme hissi belirdi.
Genç adam, mutfaktan salona geri döndüğü sırada genç kadının iki elini kendi yanakları üzerinde, dudaklarını ise dudakları üzerinde hissetti. Genç adam, genç kadının dudaklarının ısısını ve zonklamasını hissedebiliyordu. Yaşadığı şaşkınlık ve şokun etkisiyle tepkisizce kala kaldı.
Genç adamın şaşkınlığının aksine, genç kadın ne yaptığından emin bir edayla geri çekildi. Salonun yanan ışıklarını kapattı. İçeriyi sadece, perde arasından sızan sokak lambasının loş ışığı hafifçe aydınlatıyordu. Genç kadın, düğmelerini çözdüğü gömleğini, ardından fermuarını açtığı eteğini çıkarıp yere bıraktı. Sırtını genç adama döndü ve uzanamadığı sutyen kopçasını açmaya davet edercesine beklemeye başladı.
Ten tene bir buluşmanın ardından, son domino taşı da devrildi.
Ve kaos sona erdi.
Özkan SARI