Ben hayatımı harcamadım; Biriktirip başkalarına dağıttım.

Fikret ile arkadaşlığımız ilkokul yıllarına dayanıyordu. Benim o zamanlar en büyük zevkim Muzaffer İzgü’nün Ökkeş serisi kitaplarını okuyup oturma odamızdaki kanepenin altında biriktirmek iken, Fikret’in en büyük zevki, büyük bir hırsla kazandığı boy boy, renk renk bilyelerden koleksiyon yapmaktı. Her ne kadar mutlu olduğumuz şeyler farklı olsa da ortak mutluluk noktamız birbirimizle geçirdiğimiz zamanlardı.

Çocukluk yıllarımıza veda edip gençliğe adım attığımız lise yıllarına geldiğimizde, Fikret ile farklı olan hayat görüşümüzün uçları iyice keskinleşmeye başlamıştı. Ben okuyup, araştırıp, sorgulamaktan hoşlanırken… O, paradan, motosikletlerden, kız arkadaşlarıyla uzun olmayan ilişkilerden hoşlanıyordu. Ben kısa şiirler ve öyküler yazmaktan zevk alırken… O, benim şiirlerimi ve hikayelerimi kullanarak başkalarını etkilemekten zevk alıyordu. Ben, içerisinde rahat ettiğim elbiseleri tercih ederken ve saçlarıma hiç jöle sürmezken… O, Yeşilçam aktörleri gibi giyinir ve saçları her daim bol briyantinli olurdu. Bana karşı ilk olumsuz söylemleri o zamanlar başladı. Sıkça: ”Salih! okumak, yazmak,  bunlar boş iş oğlum, hayatı kaçırıyorsun farkında değilsin.” Derdi. Ben de O’na: ”Sen sıkı yapış Fikret, sakın kaçırma.” Derdim. Yine de severdim çocukluk arkadaşımı. Çok severdim.

Yakışıklı oğlandı Fikret… Biz ona sınıfta corç ”George Cooloney” diye hitap ederdik. O da bana ”Victor Hugo” derdi. Neden bu isim dediğimde, ”Ömrümde ilk kez okumak için bir kitaba başladım hocanın zoruyla, adı ”yoksullar” mıydı? ”Fakirler” miydi? onunda yazarı bu adamdı. Başka yazar tanımıyorum. Hatta bu adamı da tanımıyorum.” Demişti alaycı bir kahkahayla.

Lise yıllarının sonuna yaklaştığımızda ayrılık vaktinin geldiğini ikimizde hissediyorduk. O, bir an önce iş hayatına atılıp zengin olma hayalleri kuruyor, ben ise üniversitede edebi yönümü geliştirebileceğim bir bölüm okuyup yazar olabilme hayalleri. Ayrılık vakti yaklaştıkça Fikret ile daha çok vakit geçirmeye başladık. Daha çok hayal kuruyor, daha çok dertleşiyorduk… Ve hep, O bana akıl! veriyordu: ”Salih! Oğlum yazarlığın okulu bile yok, harcama kendini” derdi. ”Fikret, hayatta neyi arzuluyorsan inşallah onu yaşarsın.” Derdim ben de.

Fikret ile ayrıldığımız gün, ömrümde en çok ağladığım ve zoruma giden günlerden biri oldu. Uzun süre birbirimizi bırakamadık. Gözyaşlarımın gözümde neden olduğu buğudan dolayı Fikret’i bile bulanık görüyordum.

”Her şey gönlünce olsun corç” dedim hıçkırarak.

”Dikkat et kendine Viktor Hügo” dedi tebessümle.

Ve ayrılık…

Önceleri sık sık mektuplaştık Fikret’le… Zaman ilerledikçe azaldı ve sonra da tamamen kesildi mektuplar. O zamanlar şimdiki gibi cep telefonları ve İnternet olmadığı için iletişim kurmak çok zordu. Tatillere geldiğimde onun işlerinden vakti olursa görüşüyorduk. Her buluşmamızda aramızdaki soğukluk hissediliyor, hayata bakış açımızın farkı daha da artıyordu. Ben üniversiteyi bitirip başka bir şehre yerleşince iletişimimiz iyice koptu.

Yıllar… Yıllar… Yıllar…

Ben, küçük bir yayın evinin kitaplarını bastığı, az sayıda okuyanı olan, kitapları çok az satan bir yazar oldum… Fikret ise yüzlerce çalışanı olan milyoner bir müteahhit oldu.

Kitap fuarında imza günü için Fikret’in yaşadığı şehre gideceğimi öğrendiğimde hemen aradım. İmza gününün akşamı lüks arabasıyla çıkışta Fikret bekliyordu. Yine lüks bir restorana yemeğe götürdü beni. Özlemiştim Fikret’i, ama bakışlarındaki küçümseyici ifadeyi anlamakta zorlanmadım. ”Geçinebiliyor musun yazarlıkla?” diye sordu. ”Tam olarak geçinebildiğimi söyleyemem, ara sıra yarı zamanlı işlerde çalışıyorum.” Diye cevapladım.

”Sana çok söyledim harcama kendini diye”

”Ben kendimi hiç harcamadım, aksine kendimi biriktirdim! Şimdi de biriktirdiklerimi başkalarına dağıtıyorum Fikret. Ben, düşüncelerimi, hayallerimi, sevincimi, üzüntümü, mis kokulu kağıtlara emanet ediyor, cüzi fiyatlara, gönüllü, almak zorunda olmayan ama alan insanlara satarak ruhumu doyuruyorum. Sen, beton yığınlarını fahiş fiyatlara, almak zorunda olan insanlara satarak kazanıyorsun. Sen, para biriktiriyorsun ben ise hayat.”

Gözlerime uzunca baktı ve yine alaycı bir tebessümle: ”Çocukluğumuzda biz seninle nasıl geçinebilmişiz ya” dedi. ”Haklısın Fikret, çocukluğun içindeki saf, temiz, karşılıksız, sevgi dolu duygular işte… Nedeni bu!”

Yemeğin sonunda Fikret beni otogara bıraktı. Ayrılırken O’na getirdiğim hediyemi verdim ve kalkmak üzere olan otobüse bindim. Koltuğumu hafif geriye doğru yatırdım. Kulaklıklarımı takıp mp3 çalarımı açtım. Tiryakisi olduğum gurup, Gurup Vitamin’e bıraktım kendimi, tabii ki Gökhan Semiz’e rahmet dileyerek.

***

Lüks arabasına binen Fikret, arkadaşından aldığı hediye paketini açtı. İçinden iki adet kitap çıktı. Kitapların isimlerini ve yazarlarını okudu:

Sefiller – Victor HUGO

Çocukluk Arkadaşım – Salih ÖZTÜRK

Az sonra Fikret ve Salih’in telefonlarına aynı anda bir mesaj geldi.

Salih’in telefonu: ”Hocam, yeni kitabınız insanın yüreğine dokunuyor. İyi ki varsınız.”

Fikret’in telefonu: ”140.000 dolar hesabınıza yatırılmıştır.”

Özkan SARI

Ben hayatımı harcamadım; Biriktirip başkalarına dağıttım.’ için 2 yanıt

  1. Sevgili Özkan Sarı, öyküleriniz öyle içten, samimi ve öyle akıcı ki zevkle okuyorum. Şiir gibi. Bende şiir yazıyorum, arada anılarımdan ufak notlar yazdığımda benden onların öykülerini yazmamı istiyorlar. Ama ben yazmayı deniyorum ama beğenmiyorum. Onun için de sizi hem çok beğenerek okuyorum, hemde ben niye böyle yazamıyorum diye hayıflanıyorum. Galiba birazda kıskanıyorum. Şaka şaka, yazmaya devam, bol okurlarınız olsun. Sevgi ve saygıyla tebrik ediyorum.
    Nurten Öztürk

    Liked by 1 kişi

    1. Ne güzel bir ziyaret bu böyle. Zarif düşünceleriniz için çok teşekkür ederim. Yazma konusunda hepimiz aynıyız Nurten Hanım, hep mükemmel olmak için bekliyoruz, bekliyoruz ve geç kalıyoruz. Hayat sandığımız kadar uzun değil maalesef. Eğer yazmayı seviyorsanız ve bu eylemi yaparken istekle yapıyorsanız mutlaka yazın. Elbet yazdıklarınızda kendinden eksik parçalar bulup, o parçaları kullanacak insanlar olacaktır. Verdiğimiz emeğin sizin gibi insanlar tarafından karşılık bulması, kalemimize mürekkep eklemekte… Çok teşekkürler, saygıyla…

      Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s