
Dikenli koltuk hayatın kendisidir. Koltuk üzerindeki her bir diken, insan olabilmenin, insan kalabilmenin gereği değerleri yutan kara deliklerdir. Bu kara delikler ruhumuzu içine çekmek için çaba sarf ederler. Yaşamın içerisinde yer aldığımız gibi, aslında hepimiz bu dikenli koltuğun sakinleriyiz.
Üç gurup insan var bu hayatta ve siz de bu üç insan gurubundan birine aitsiniz. İlk gurubu dikenli koltuğa oturmaktan ömür boyu acı duyanlar, rahatsız olanlar oluşturur. İkinci gurup ömürlerinin bir bölümünde dikenli koltuğa oturmaktan acı duyan, daha sonrasında alışıp rahatsız olmayanlardan oluşur. Üçüncü gurup ise oturdukları andan itibaren acı hissetmeyip rahatsız olmayanlardan oluşur.
Dikenli koltuğa oturup acı duyduğunuz ve rahatsız olduğunuz sürece gözleriniz hep açık kalacaktır. Aksi takdirde, dikenli koltuğa alıştığınız oranda gözleriniz yavaş yavaş kapanacak ve sonunda gözleriniz göz çukurlarına gömülüp tamamen yok olup kaybolacaktır.
Dikenli koltukta oturup acı duyduğunuz ve rahatsız olduğunuz sürece, dikenli koltuğun kara deliklerine karşı ruhunuz hep direnecektir. Aksi takdirde ruhunuz kara deliklere teslim olacak ve sizi yaşayan ölüler haline getirecektir.
Dikenli koltukta oturduğunuzun farkına varın! Acı duyup duymadığınızı hissedin. Ruhunuza seslenin. Gözlerinizi kontrol edin, görebiliyor musunuz?
Unutmayın! Bir gün gözlerinizi yeniden açmak isterseniz, bu tahmininizden çok daha acı verici ve zor olacaktır.
Ve unutmayın! Dikenli Koltuk insan olmayanı asla rahatsız etmez…