
Farkında mısın Aphareka?
Hiçbir şey aynı değil aslında.
Ne nehirler benziyor birbirine ne denizler.
Renkleri başka, derinlikleri başka.
Kıyıları, dalgaları
ve fırtınaları
ve yatakları
ve bağrında hayat bulan canlıları…
Ağaç der geçersin Aphareka;
yeşili bile aynı değil.
Çamı, akasyası, selvisi,
söğüdü, sümbülü, sediri…
Yüzlerce Aphareka,
binlerce belki.
Aynı değil gölgesi,
rüzgarda salınırken kulağına dolan sesi
ve daha Aphareka
daha nicesi…
Tek bir gökyüzü var dersin,
değil.
Birazı gündüz, birazı gece.
Benim başımın üstünde kurşuni
ve belki senin bulutlarının ardı bebek mavisi.
Senin derini yakar güneşi,
benim iliklerime işler ayazı.
Değil Aphareka,
gökyüzü bile aynı değil.
Yürüdüğümüz toprak yol dersen,
rengi başka, yokuşu başka, kokusu başka,
üstünde bıraktığımız ayak izi başka,
Yanında boy veren çiçeklerimiz benzemez birbirine.
Ya o çiçeklere konan böcekler?
Yüzbinlerceler Aphareka
ve her biri başka cisimde.
Sokaklar, kaldırımlar,
merdivenler ve evler
ve evlerin kokuları…
çatılar, dumanı tüten bacalar,
çöp tenekeleri ve etrafını mesken tutan aç kediler…
Koca koca dağlar Aphareka
ve zirvelerini gelin duvağı misali örten karlar…
Hepsi Aphareka!
Hepsi farklı ve benzersiz.
Ya sen?
Sen de benzemiyorsun kimseye,
hiçbir şeye.
Ne gözlerin, ne bakışların
ne gülüşün ne de nefes alışların…
Yürümen, koşman, uyuman, uyanman…
Hiçbiri Aphareka anlıyor musun?
Hiçbiri benzemiyor bir başkasına.
O halde söyle şimdi bana;
nasıl olabilir fikrimiz aynı, hissimiz aynı?
Nasıl görebilir yüreğimiz dünyayı aynı?
Susma!
Aynı duayı edebilir miyiz seninle,
Aynı acıya ağlayabilir miyiz?
Bir kaşık çorbadan aynı tadı alabilir miyiz?
Mümkün müdür seninle aynı çığlıkla sevinmemiz?
Kalbimizi toz bulutu gibi dağıtan aşklarımız peki?
Kıskançlıklarımız, kırgınlıklarımız dokunur mu birbirine uzaktan da olsa?
Olmaz Aphareka!
Ölüm bile başka başka gezinir yanımızda.
Seni masallarındaki ülkeye götürür,
belki beni, yerin yedi kat altına.
Biz Aphareka,
biz farklıyız.
Öyle tasarlamış Tanrı’mız.
Beni kendine benzetmeye çalışman nafile.
Zorlama!
Burası polifonik bir dünya.
Bak, ayrı ezgilerin bir arada tınlayan şu muhteşem ahengine
Gel,
renklerimize bulanalım gönlümüzce
Kıralım zehirli iğnelerimizi, gel.
Derya CESUR
Reblogged this on Demlik Edebiyat and commented:
“Biz farklıyız.
Öyle tasarlamış Tanrı’mız.”
BeğenBeğen